2011 yılını gerçekten bereketli, mutlu geçiren biri varsa parmak kaldırsın, gelip öpeceğim. Şahsen son beş yıllık sürecin en boktan yılını yaşadığımı gönül rahatlığıyla açıklıyorum, bu yıl bittiği için en ufak bir hüzün yaşamamakla birlikte en kıl olduğum ‘Gelen gideni aratır’ atasözünü de pozitif düşünceyle aklımdan çıkarmaya çabalıyorum.
Terör saldırıları, savaşlar, yalancı baharlar, ölümler, hastalıklar peşimizi bırakmadı bu yıl. 2012’nin daha iyi olacağını en azından ümit edelim müsaitseniz.
Bu çirkinlikler arasında insana yaşama azmi pompalayan öğeler de vardı tabi. Hakan Günday’ın Az, Patti Smith’in Çoluk Çocuk, Ned Beauman’ın Boksör Böcek kitapları... Ki Boksör Böcek’in ‘ilk kitap’ kategorisinde olması da ayrıca motive ediciydi...
Genelde sinemasına pek yakın durmasam da son eseriyle beni gerçekten etkileyen Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da filmi, sessiz film olmasına rağmen izleyeni koltuğa çivileyen ve her detayıyla insanın yüzünü güldüren ve bence Oscar’ı kazanacağı kesin olan ‘The Artist’( Oscar bir kıstas mıdır klişesini es geçiyorum müsadenizle), 42 doğumlu asla durmak bilmeyen zeka simsarı Martin Scorsese’nin Hugo’su...
Frida ve David La Chapelle sergileri, çoğu kişinin yerden yere vurduğu ama benim beğendiğim İstanbul Bienal’i, benim için sanat eseri niteliğindeki Muazzez Abacı ve Gönül Yazar’lı ‘Snickers’ reklamı, en entelinden en tv bağımlısına kadar tüm kadınlara ‘vay anam vay’ dedirten bir adet Kıvanç Tatlıtuğ ( bu blogu ilk kurarken, bir gün onun adını burada anabileceğimizi hiç düşünmemiştim.), Ferzan Özpetek’in İtalya’da sahneye koyduğu ‘ Aida Operası’, Festen’in başarılı turkish uyarlaması ilk aklıma gelenler.
İşte bunlarla karşılaşınca da dertlerimizi unutuyor, gelecekten ümit duyuyoruz. Bin tane dert yaşayıp bir tane güzelliğe kavuşunca karşılaştığımız zorlukları unutan bir yapımız olduğu için şanslıyız. Türk milletini her defasından şuursuzlukla suçlayanlara da şaşıyorum, krizsiz bir hafta bile geçirmesine fırsat verilmeyen bu toplum unutmasın da ne yapsın? Her acıyı içinde barındırmaya devam edip toplu intiharlara mı kalkışsın?
Neyse. Konumuzdan çıkıp asabiyetimizi konuşturmayalım, her an güzelliklerle karşılaşabileceğimizin bilincinde olarak birbirimiz için mutlu, neşeli, Noel Baba gibi adam olmayan tiplerle karşılaşmayacağımız, keyifli bir yıl dileyelim...