28 Mart 2010 Pazar
Serseri Mayınlar
Pazar günü neşeyle uyanıp, saat 16.00’dan sonra hafif iç kasılmaları yaşayıp akşama doğru tüm vücudunu sıkıntı kaplıyorsa, aynı noktadayız. Bugün de klasik ruh halim aynı sırayla varlık gösterecek zannederken Ferzan Özpetek’in yeni filmi “Serseri Mayınlar” a gitmek alışık olduğum düzenimi alt üst etti. Oyuncuları, mekânları, dekoru, senaryosu, müzikleri… Hangisini 1 numaraya yerleştireceğimi bilemiyorum, bir film nasıl başarılı olur, işte böyle! Aile içindeki büyük sıkıntıların, büyük bir komediyle, çok bizden, tanıdık bir dille, samimi, içten, sade tavırla… Kahkahalarla gülerken, düşünüyorsun… Hayat esasında hep “gri”. Olayları siyah-beyaz olarak ayırmak büyük hata…
Düğün mü üzücü olan yoksa cenaze mi?
Acı mı yaşıyorsun mutluluk mu?
Kadından mı hoşlanıyor, yoksa erkekten mi? Yoksa ikisi de değil mi?
Geçmiş geçmişte gerçekten kaldı mı?
Ve filmin en güzel repliği:
“Normal mi? Ne kadar kötü bir kelime!!!”
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
canım ceylanım hoş ve güzel bi anlatım olmuş. Tebrikler ;)
YanıtlaSilSevgili blogger,
YanıtlaSilHayatın gri tavrına karşı gözlemci bakışınızdan gerçek bir serseri mayın yaşam gurusu oldugunuz belli oluyor.
Çok normal olduğum için yakınlarımdan hep tenktiler alıyorum...acaba Sn. Ozpetek'in yeni filmine gidersem kendimden birşeyler bulabilir miyim?
Yazılarınızın devamını bekliyor olacağım,
Blogeeniz,
Fikret
Sevgili Ceylan,
YanıtlaSilYeni blogun hayırlı ugurlu olsun,bu vesile ile yazılarını okuyabilecek olmamız cok sevindirici:)Haydi bakalım devamını bekliyorum heyecanla...
Sevgiler,
yuka:)
sevgili prenses, blog adın çok yakışmış sana.
YanıtlaSilsanatı sevmek, biraz da serseri mayın olmak demek değil midir zaten.
sinema da en maceraperest bir sanat dalı.
ama resim de, enstelasyon da, heykel de bir o kadar maceraperest değil mi.
sevgiler.
nur
Sevgili Nur Hanim, sizden bir suru sey ogrendim ama daha ogrenecek cok konum var.En kisa zamanda yaniniza ugrayacagim. Opuyorummm
YanıtlaSil