15 Kasım 2012 Perşembe

Ruh Daraltan Muhabbetler Seri No: 1


                  ( konuya başlamadan, hem güzelim hem sandviç yapabiliyorum ama bunu da başkalarına borçluyum. fuck)


Konumuz yaşam sanatı. Son günlerde evli olup mutsuzluktan kırılanların evli olmayanlara verdiği ders niteliğindeki demeçlere tanık olunca ‘arkadaş sizler ne ayaksınız’ diye haykırmak istedim açıkcası. ( ama haykırmadım.)

İstisna bayanlar üzerlerine alınmasın ama, evliler hakikaten yoruyorsunuz insanı.

-‘Evlilik zaten öyle alışkanlık haline geliverince ne tutkusu kalıyor, ne heyecanı... e o zaman da başka şeyler önem kazanıyor...’ ( böyle başlayan bir cümle duyduysanız koşarak kaçın.)

Öyle başlayan cümle böyle devam ediyor...
-Mesela sana iyi bakıyor mu(bakıma mı ihtiyacım var?)
-Mesela çocuğunu seviyor mu?( cocuğunu sevmeyene ben insan demem zaten)
-Mesela senin arkadaşlarınla iyi anlaşıyor mu?( beni tutkuyla sevmiyor ama arkadaşlarımla iyi anlaşıyor, sevinmeli miyim?)
-Mesela çocuğa iyi bakıyor mu? ( yani kendi çocuğu isterse bakmasın..)
-Mesela sana karşı anlayışlı mı? ( bu soru mu?)

O şekil devam eden açıklamalar böyle sonlanıyor...
-       Yani hayatta zaten önemli olan bunlar... Sen de daha fazla aşkı bulucam diye uğraşma, bak sonra yalnız kalır çok üzülürsün...( bak bak)

Hay Allah seni başımızdan eksik etmesin sevgili evlilik mertebesine ulaşmış mutluluk timsali diyesim geliveriyor... Kalkıp alnından öpesim, kutlayasım, saygı duyasım geliyor... Yahu orta okulda bile hayatını daha fazla önemserken büyüdükçe bu beş para etmez listeyle niye baş başa bırakılıyoruz.

Bu kadar büyük bir mutsuzluğa insanın kendisini mahkum etmesi bir derece de, diğer insanları da kendine benzetmeye çalışmalarına ne demeli bilemiyorum.

Hayatta illaki birilerinin bakımına ihtiyaç duyanlar kitlesi var, biliyorum... Ama herkese de aynı sefil muameleyi yapmak kimin ne haddine...

Uzun zamandır ekranlarda görmediğim ama ‘Dayak yedim, evliliğimi bitirme taraftarı değilim. Evlilik kutsaldır. Kol kırılır yen içinde kalır.’.. gibi açıklamaları gündemden hiç eksik olmayan Zeynep Hanım’ın röportajını okuyunca derin bir nefes aldım.

Röportajdan seçmeler:

-       Eşinizle aranızda aşk var mı? Bizim aramızdaki şey aşktan daha değerli bana göre. Ben o mutlu olsun, iyi olsun, aman gözüne çöp batmasın diye üzerine titriyorum. Aramızda o tutkulu aşk yok ama bunlar daha önemli ve daha değerli. Ben onun en yakın arkadaşı olmaya çalışıyorum. Zaten bizim öyle romantik bir ilişkimiz yoktur biz klasik Türk anne babası gibi bir evlilik yaşıyoruz. ( Klasik Türk anne babası birbirine aşık olmaz, olamaz! Boşanmaz! Kadın kocası iyi olsun diye ne gerekiyorsa yapar!)

-                                                                                                              (genç hanımlar hazır olun, tarif geliyor)

    Genç hanımlara tavsiyeniz nedir? Erken orta yaşta muhakkak evlenmelerini tavsiye ediyorum. Evlilikten korkup kaçmasınlar anneliği mutlaka tatsınlar. Evliliklerini yürütmek için ellerinden ne geliyorsa yapsınlar. ( Genç hanımlar muhakkak evlenmelidir! Evlilikten korkmamalıdır! Ayrıca mutlaka anne de olmalıdırlar!)

Röportajın tamamını okumak isteyen genç hanımlar buraya tıklayabilirler.

İnsanların başlarından gerçekten ummadıkları şeyler geçebilir arkalarını dönüp de yürüyemeyecek durumda olabilirler, anlıyorum. Saygı duyuyorum. Ama ‘herşeye rağmen’ kendi yaptıkları en doğrusuymuş gibi bir de başkalarına akıl vermelerine akıl sır erdiremiyorum.

Kadınlar neden aşk dolu bir ömür geçiremiyorlar, neden arzu etmiyorlarsa çocuk sahibi olmamayı seçemiyorlar ve neden ‘erken olmadı orta yaşta’ muhakkak evlilik kurumuna yönlendiriyorlar ben esas bunlara cevap arıyorum.

 Evlilik kutsaldır itirazımız yok da siz neden insanın kendisinin kutsal bir varlık olduğuna itiraz ediyorsunuz ben onu anlayamıyorum...

( Hakikaten bu ne ya?)

2 yorum:

  1. Ellerine sağlık! Altına imzamı atarım, o kadar katılıyorum yazdıklarının her kelimesine.. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba İmge, çok teşekkür ederim! Sen söyle ya aşksız hayat mı olur:)

    YanıtlaSil