30 Aralık 2010 Perşembe


2010.

Kararlar yılı.

Hali hazırda rahat kariyerimden vazgeçip yepyeni bir yola doğru otostop çekmeye başladım altı ay önce. Zaten ondan önceki 6 ayda da vazgeçip vazgeçmemeye karar vermeye çalışmıştım... İki kabul görmeyen istifam, çeşitli sinir krizlerim, bir kaç kişiye saldırım oldu... Sonunda tüm karşıt ve yandaş fikirlere kulaklarımı tıkayarak, içimden ne geliyorsa onu yaptım.


2010 yılının en büyük lüksü: Sadece kalbimi dinledim!



Yazmaya başladım. Senaryo yazmak ve sinema son aylarda içimi kemiren, bir o kadar da yaşam enerjisi veren iki elemanı oldular hayatımın. Okumadığım kadar çok kitap okuyup, gezmediğim kadar çok sergi, izlemediğim kadar çok film ve tiyatro seyrettim.. Hiç beklemediğim bir anda kapı çaldı, kendimi bir sinema projesi içinde buluverdim... Sanırım Allah sormuş olsa başka da bir şey istemezdim... Gezip, gördüğüm, okuduklarım arasından 'en' leri söylemessem ayıp olur, hoş karşılanmaz...

2010 en iyi Tiyatro: Punk Rock
2010 en iyi Gazete: Zaytung
2010 en iyi Film: Alice in Wonderland ( izleyebilseydim bu Black Swan olurdu herhalde)
2010 en iyi Kitap: The Lost Symbol- Dan Brown. ( kötünün iyisi diyelim, 2010'da basılmamış ama bana en çok ilham veren kitap Dublörün Dilemması- Murat Menteş)
2010 en iyi Sergi ( İki adet birincim var!): Japon Medya Sanatları ve Hüseyin Çağlayan.
2010 en iyi Restoran: Backyard



Bunların dışında;

Otobüs ve taksiler yine tek şeritlik yolda giden bayanı sıkıştırmanın hiçbir caydırıcı sebebi olmadığını düşünerek arabalarımızın
tepesine çıkarak, bizi durmaya mahkum ettiler...

Annem daha önceki senelerde olduğu gibi bir gece önceden arayıp İstanbul’un çok soğuk olacağı bilgisini iletti...

Yine Tansu Çiller’i hiç özlemedik...

Kuzenlerim doğum günümü unuttular...

4 farklı ajanda kullandım...

Bisikleti İstanbul’da bir ulaşım aracı olarak kullanmak isteyenler ezildiler...

6 aylık bebek izni hiçbir doğum yapan anneye yetmedi, bu müdürleri delirtti...

Ümit ediyorum ki Mehmet Ali Erbil ekranlara geri dönmemek üzere gitti...

THY rötar konusunda yine kimsenin eline su dökmesine izin vermedi...

Limango, Grupanya, Trendyol, Qmanya, Şehir Fırsatı, Alamarka maillerimi çökertti.

Ailem, son 4 senedir yine ben iş değiştirirken her seferinde olduğu gibi, kararımın benim için ne kadar uygun olduğu ve benim en başından beri zaten bu işi yapmış olmam gerektiğine dair attıp, tuttular. ( iyi anlamda söylüyorum)

Verilmesi gereken 5 kilo verilmedi.

Youtube açıldı, ona istinaden fizy.com kapatıldı.

İnanılmaz ama Yaprak Dökümü bu sefer gerçekten bitti...

Kedi olalı bir fare çoğu kişi tarafından tutulamadı...



2010’da daha önce ki seneler yapmadığım birşey daha yapmaya başladım...
i-loveart.blogspot.com’a yazılar yazdım... Bugün ayda 7000 kere tıklanan bir blog haline dönüştü. Giderek artan tıklanma ve izleyici sayısı benim en büyük motivasyonum oldu!

Sonunu tahmin edemediğin seçimlerin beni korkuttuğu, ve sonra da hiç korkutmaması gerektiğini farkettiğim bir yıl yaşadım...



Herkese özgülüğün tadını çıkarıp, dilediklerince saçmalayabilecekleri bir 2011 diliyorum!

Vakit ayırıp okuyan, yorumlarını hiç eksik etmeyen, ara sıra acımasızca mailler atan Ali, Veli , Kırkdokuz, Elli ve sizlere çok teşekkür ediyorum!

Sevgiler,

Ceylan



fotoğraflar: devianart.com

5 yorum:

  1. vakit ayırıp zevkle okuduğum siten için ayrıca bizler sana teşekkür ederiz benim fikrimce... nice mutlu güzel dahada güzel çok daha da güzel SENELERE Ceylanım....

    YanıtlaSil
  2. En sadık okuyucular listesinin 1 numarası Sinem, iyi yıllar, öpücükler!

    YanıtlaSil
  3. Hoş olmuş, vakit ayırmaya devam edeceğim :)

    YanıtlaSil
  4. tepedeki bubble'ları çok beğendim.
    bu vesile ile 111. blog yazını da kutluyorum :)

    YanıtlaSil
  5. İtinayla takip ederiz, severiz..

    YanıtlaSil