Önemli günler öncesi tüm Pazar eklerinin aynı sesten bağırması, ve ortak bir konu paylaşımında birleşerek can sıkıntısı yaşatmasına alıştık. Ben de bu can sıkıntısının bir parçası olmak adına aldım gitarı elime. Bakış açım farklı yalnız, beni kategorize etmeyin hemen!
Efendim bildiğiniz üzere bir kaç saat sonra Oscar Ödül Töreni birçoklarını uykusuz bırakacak. Benim tabiki tatlı rüyalar içerisinde dolanıyor olacağım bu süreç içerisinde zarafet timsali Natalie Portman Oscar’ı eline geçirecek. Hakkındır Natalie, özellikle siyah kuğuya dönüştüğün ve seyircilerin karşısına çıktığın sahnedeki performansın rüyalarıma bile girdi.
Geçenlerde bir talk show’da karşıma çıkınca pek sempatik tavırları sebebiyle kanalı değiştiremediğim Natalie, ‘ Black Swan’ setinde başına gelenleri anlatıyordu. Egzersizler esnasında düşünce kaburgalarından birinin kırıldığından şüphelenen Portman yapımcılara;
‘ Sette doktor yok mu?’ diye sorduğunda,
‘ Maalesef bütçemiz kısıtlı olduğu için, sette sürekli doktor bulunduramıyoruz’ cevabını almış.
‘ O zaman özel karavanım olmasın ama sette sürekli bir doktor olsun’ demiş.
‘ Diğer gün sete geldiğimde gerçekten artık karavanım olmadığını öğrendim’ diyerek bu anısını gülerek anlatıyordu.
Kendi bulunduğumuz noktaya dönüyorum, ve yukarıdaki konuşmanın Türkiye’de geçtiğini hayal ediyorum. Sonuç; yarım kalan bir film seti olurdu veya ağır şartlara sahip sözleşmeleri olduğu için başrol oyuncusu film setini bırakamaz ancak gala gecesine gelmeyerek hıncını yapımcıdan alırdı.
Altı, yedi ay önce dünyaca ünlü bir yönetmen Türkiye’de filminin bir bölümünü çekerken işin Türkiye ayağında çalışan bir görgü tanığı şunları anlattı. Çekim esnasında halı istediğine karar veren yönetmen, Amerikalı prodüktörlerden halı istedi. Aldığı cevap ‘ definetly NO’ oldu.
Buna inanılmaz şaşıran Türkler, ‘Biz gerekiyorsa bulalım bir halı, dert değil’ dediler. Çünkü Türkiye’de yapım asistanları dağ başında çalışırken mankenlerin suşi isteklerine, yönetmenlerin filtre kahve, puro ihtiyaçlarına, siyah piyano çekerken bir anda fikrini değiştirip sabah 7’de ‘Ben beyaz piyano istiyorum haydi çabuk olun, hemen bulun’ demelerine alıştığı için, ‘Bir halı’ bulmak onlar için sek sek oynamak gibi bir durum. Tekliflerini yineleyen Türk ekip Amerikalılardan şu cevabı almışlar... ‘ Bu saatten sonra yeni istek olmaz, filmine iyi çalışsaydı...’
Sadece sanatçılar değil, bizde işini biraz iyi yapan herkesin takındığı kati tavır; mütevazılığı o an elden bırakmak, emirler vermek, şımarmak, yersiz sinirlenmek, zor biri gibi görünmek adına hiçbir şeyi beğenmemek ve kimse kendiyle eş değer görülmesin diye sürekli alttan gelenleri aşağılamak ve en önemlisi bitmeyen isteklerde bulunmak...
Şimdi ofisteyseniz bir etrafınıza göz gezdirin. Çevreniz çakma başarılarıyla bu tanıma uyan kişilerle sarılıysa hepinize bolca Natalie Portmangiller bulunan ofisler temmenni edip, iyi haftalar diliyorum....
dünya burada ve ilgileri dikkate benim komşuları ile iletişime geçmek arayan yaklaşık Ben senin duygu ve deneyim besleyebilir buldum yürüyorum. teşekkürler arkadaşım ... besitos MUA
YanıtlaSilbereket
ADELA
http://www.adelamendo.blogspot.com