Ferzan Özpetek’in ‘ Serseri Mayınlar’ filmini izledikten sonra eve gelip blog yapmış,ilk entry olarak bu filmi yazmıştım.
Zeki, duygulu, vizyoner, insancıl bir yönetmen. Her filmi beni bir başka etkiliyor. Hala oturduğum odanın penceresinden dışarıya her baktığımda ‘Karşı Pencere’ filmini bana hatırlatacak kadar yaptıkları içime işliyor…
2008 yılında katıldığım Marka Konferansı’nda uluslar arası başarılarıyla adından söz ettiren bir yönetmen olarak yılın Marka ödülünü aldığında yaptığı konuşmadan iç acıtıcı şekilde etkilenmiştim.
Bu tip durumlarda ınısına, dıdısına teşekkür eden profillerden kilometrelerce ötede bir konuşma yapmıştı… Kalamış’ta geçirdiği çocukluğu, alkol bağımlısı komşusu ve İtalya’da başına gelen birkaç komik olayı arka arkaya sıralamış, üstün gözlem yeteneği ve duygu karmaşasının çarpışması sonucu hayatı algılayışıyla ilgili ipuçlarını paylaşıp, sahneden ayrılmıştı…
Dört gün önce; İtalya’nın siyasi birliğinin sağlanışının 150. Yılında ise Floransa’da yönetmenliğini üstlendiği Aida Operası’nı sahneye koydu… Yanarım yanarım, böyle bir şaheseri izleme şansım olamadığı için yanarım…
Sinemanın dinamizmini operaya aktarıp, alışageldik opera anlayışını değiştirdiğine ve yepyeni kapılar açtığına eminim. Opera sanatının doğduğu topraklarda modernize edilmiş bir haliyle onlara sunmak yürek, altyapı, araştırma, zeka vesaire ister de ister…
Sanatın farklı dallarından beslenen yönetmenlerin, farklı dallara da hizmet etmesi kaçınılmazdır.
Ha biz kendi ülkemizde bunu pek göremiyoruz o ayrı…
İstanbul Film Fesitvali’nden sonra, vizyona giren Pina filminin yönetmeni Wim Wenders için de aynı durum geçerlidir. Efsane filmlerin yönetmeni; ilk olarak resim sanatıyla başlayıp, daha sonra yönetmenliğe geçiş yapmış; bu sebeple de filmlerideki tüm sahneler en ince ayrıntısına kadar düşünülen tablolar gibidir. Şimdi ise Pina filmiyle 2009 yılında ölen ünlü Alman koreograf Pina Bausch’un dansçılarıyla hazırlanan 3 boyutlu bir dans filmi sunarak koreograf Pina’ya selam çakmaktadır.
Egolar azalınca, kişiler donanımlarını paylaştıkça ortaya muazzam işler çıkabiliyor.
Çekilin, çok duygulandım, dışarı çıkıyorum.
Sanatçının kendi alanı dışında yine sanatın bir başka dalından da beslenmesi, sanatçıya artı değer katıyor. Ferzan Özpetek’in bilgi birikimini, özgün ve oldukça üstün gözlem yeteneği ve duygusallığı ile birleştirerek hayatı algılayışı onun sanatına böylesine güzel yansıyor...Sahneye koyduğu Aida Operasında olabilmeyi bende ne çok isterdim!..
YanıtlaSilNe değerli Sanatçılarımız var! ama ne yazık ki hak ettikleri değeri kendi ülkelerinde yeterince bulamıyorlar!..
Ferzan Özpetek ve alanında uzman daha pek çok sanatçımızın olduğun gibi...
En önemli ayrıntı ise yazınızın sonunda belirttiğiniz ve benimde kesinlikle katıldığım düşüncenizdir!..
" Egolar azalınca, kişiler donanımlarını paylaştıkça ortaya muazzam işler çıkabiliyor."
Bu kayda değer yazınız için çok teşekkür ederim..
Esen kalın...
Merhaba Esmir, gazetelerde anca yarım sayfa yer tutan bu olay son zamanlarda bize başarı diye pompalanan bir çok konuyu tokatlar niteliktedir. Aynı duygulara sahip olduğumuza çok sevindim! Görüşmek üzere...sevgiler.
YanıtlaSil