25 Kasım 2010 Perşembe

Şehir ve Rencide Ruhlar


İstikamet ne zaman Taksim olsa ve paralel zamanda annem beni arasa konuşma şu şekilde ilerler:

Anne: Kızım ne yapıyorsun...

Ceylan: İyi çalışıyorum ne olsun. Aynı tas aynı hamami...

Anne: Neredesin?

Ceylan: Yoldayım. Taksim’e gidiyorum.

Anne: Nee Taksim miii? Aman kızım dikkat et....

Bu alışageldik dialoglar, benliğime işlemiş bilinçaltıma yer etmiş.

Dün Taksim’e gidiyorum. Çat telefon, pat konuşma ardından benim için sorgulama ve farkındalık dönemi... Üç hafta önce patlayan bombanın düşüncesi, yarattığı stres ve küt arabanın üstüne çıkmak suretiyle camları silmeye çalışan hafif haplanmış olduğuklarını tahmin ettiğim iki tip karşımda... Bombayı tercih ederim.

2 kişiler biri bir tarafı, diğer öbür tarafı siliyor. Para veririm vermesine ama camı açmaya korkuyorum.... İçerden hayır manasına gelecek bir takım hareketlerde bulunuyorum... Kornaya basıyorum, ilerlemeye çalışıyorum adamlar arabaya yapışık, benim hareketler karşı tarafa yanlış aksettiriliyor...

Yeşil yanınca ilerlemeye çalışıyorum, ama nafile adamın biri yan camımda diğeri arabanın önünde... Arkadan kornalar, benim tepem atıyor tabi... Zorla para vermek durumunda mıyım ben canı benden her para almak isteyene kardeşim? Ben de sessizliğimi koruyarak hiçbirşey yapmadan gitmeme izin verilmesini bekliyorum... Trafik çıldırıyor, kornalar marş edasıyla kulaklarımızı çınlatıyor... Adamlar buna dayanamıyor, biri oturduğum tarafın camına, diğeri sağ kapıya yumruklarını atarak gitmeme izin veriyorlar...

Mutluluk verici tabi. İnsan kendini güvende ve huzurlu hissediyor. Sonra mekanıma ulaşıyorum. Oturduğum yerde gazeteye göz gezdiriyorum Lanvin for H&M serisi için İstanbul Forum H&M önünde insanların sıraya girip saatlerce beklediğini, içeriye giren kişilerin bileklik tarak 15 dakika müddetle içeride alışveriş yaptıklarını ve herkesin aynı kıyafetten sadece bir adet alma hakkı olduğu gibi şeyler okuyup bu manyaklığı anlamaya çalışıyorum... Aylardır H&M diye inleyen ortalık sakinleşsin diye dua ediyorum. Allah rızası için birşeyi de abartmayalım, sakin karşılayalım, çıldırmayalım...

Ruhumu dinlendirmek için ‘Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürümeye başlar’ cümlesiyle başlayan Alper Canıgüz’ün Oğullar ve Rencide Ruhlar kitabına kaldığım yerden devam ediyorum...



fotoğraf: Alper Canıgüz'e ait fotoğaraf afilifilintalar.com adresinden alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder