sağlamak üzere bizlere gönderilmiş bir nefes.
Cahit Külebi’nin ‘İzmir’in kızları deniz,
denizi kız’ mısralarından esinlenerek yapılmış bir şarkının
zaten kötü olmasını
bekleyemezdik ama işin içine bir de Can’ın enerjisi, sadeliği, doğallığı ve
kendine has kimselere benzemeyen tarzı dahil olunca insan ‘sonunda!’ diyor.
Can’ın prodüktörü, aranjörü, yönetmeni,
destekçisi, arkadaşı, sırdaşı bir başka Can (Saban) da
‘Biz baştan beri
beraberdik. Klibi bile çekerken arkadaşlarımızı aradık, onlar geldiler.
Herhangi
bir cast ajansıyla anlaşmadık’ diyor. Zaten yapılan işin her
köşesinden arkadaşlığın, amatör
ruhun,
azmin ve içtenliğin gücü fışkırıyor.
Sanırım Can sayesinde ilk kez oturup
Eurovision izleyip, çekirden çıtlatıp Can’ın kazanmasını
sabırsızlıkla
bekleyeceğim. Gerçi iki ay önce kimse adını bilmezken şimdilerde herkesin
hayran
olduğu birine dönüşerek Eurovision’a daha gitmeden kazanmayı başaran ilk
isim olarak Can
çoktan Türk müzik tarihinde yerini aldı.
İhtiyacın olmasa da iyi şanslar Can.
Güzel İzmir’in güzel insanlarını seviyorum haydeeee!
Cok sevdim blogunu, takibe aldım.
YanıtlaSilSevgiler
Çiğdem
Merhaba, çok memnun oldum:) Sevgiler!
YanıtlaSil