1 Temmuz 2010 Perşembe

PAZAR KÜLTÜRÜ

Hangi meyvenin ağız tadıyla yenileceği, hangi sebzeden doğru düzgün yemek yapılacağı kültürünü küçük yaşlarda bana kazandırmak amacıyla annem beni okulumun olmadığı Çarşamba günlerinde elimden tutarak evimize en yakın yerdeki Bostanlı pazarına götürürdü. Pazara ilk ne zaman gittiğimi hatırlamıyorum ama 1991 yılında Bostanlı/ Karşıyaka’da yeni bir eve taşınmıştık ve o zamanlarda pazara gidiyor olduğumu hatırlıyorum.

Daha sonra başka pazarlara da gittiğim için çok net söyleyebilirim ki Bostanlı Pazarına gelen bayanların şıklığı ve hoşluğu diğer hiçbir pazarda gözüme çarpmamıştır. Aradan neredeyse 20 sene geçmesine rağmen hala pazara giden bayanları incelediğinizde en azından saçlar sabahın 7:00’si de olsa sarılmış ve taranmıştır. İnci küpeler, gözlükler, rengârenk sade ama şık pantolonlar, şortlar giyen ellerine Pazar sepetlerini alan bu zarif hanımlar ülkemizin belki de en medeni şehrinde ülkenin belki de en espritüel, en cin fikirli pazarcılarıyla buluşmaya gitmek için yol alırlar.

Bayanları bu kadar hoş olan bir pazarın, kendisinin de farklı olması tabi ki su götürmez bir gerçektir. Pazar, aynen alışveriş eden hoş bayanlar gibi bakımlı ve alımlıdır. Özellikle giyim kısmı da açıldıktan sonra kalitesiyle ün yapmaya başlayan Bostanlı Pazarı, halk arasında “Bospa” adıyla anılmaya başlamıştır. Her köşeyi döndüğünüzde sizi güldürmeyi başarabilecek, dikkatinizi çekebilecek veya zekâsıyla hayretlere düşürebilecek başka bir tezgâhla karşılaşabilirsiniz.

Bu köşelerden birinde normalde pazardan satın almaya alışık olmadığımız akvaryum balıkları ve kaplumbağalarla karşılaşabilirsiniz. Akvaryumun yanındaki küçük salata tabağında az bir suyla üst üste konmuş kaplumbağaların yanında şöyle bir yazı görebilirsiniz.
“ Kaplumbağa satış fiyatı: 5 YTL, dokunarak sevmek: 1 YTL”.
_______________
“Bana yarım kilo domates”
“Ablacım 1 kilo yapalım”
“ Yok oğlum artık 2 kişi kaldık evde, çocuklar gitti, yarım kilo yetiyor bize” diye cevap verdiğinizde,
“ Ablacım madem çocuklar gitti, sen de rahat rahat harca artık abinin parasını kurban olayım al 1 kilo yahu”
şeklinde akıl alabilirsiniz.

Domates tezgâhının önünde uzun uzun domates seçmeye çalışan, domatesleri teker teker eline alan, sıkan, torbasına koyan sonra tekrar torbadan çıkarıp başka bir domates alan ve onu incelemeye başlayan bir bayana;
“ Oğluna kız mı seçiyorsun kızım, hadi çabuk seç seçeceğini” diyerek müşterisini hafif azarlamaktan çekinmeyen yaşlı amcayı açık sözlülüğünden dolayı kutlayabilirsiniz.

Sebze, meyve kısmından kıyafet kısmına geçerken;

“ Merserize merserize gelsenize” diye seslenen merserizecinin önünden geçip hoş bir zihni sinir projesiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Havalar nefes almakta bile zorlanacağınız derecede sıcak olduğunda bir pazarcının, (kendi getirmiş olduğu küçük jeneratöründen güç alarak çalıştırdığı) vantilatörlerini tezgâhının 4 bir yanına koyup, sutyenleri vantilatörlere bağlayıp pazarın en uç köşesinden bile gözüken uçuşan sutyenler tezgâhına varıp sutyen almayacaksanız bile vantilatörlerle biraz serinleyebilirsiniz.
Serinlerken bir anda şöyle bağırışlara kulak misafiri olursunuz…

Teyzecim sen bu çorapları beğenmedin ama biraz önce Deniz Akkaya da buradaydı, O da bu çoraplardan giyiyor haberin ola…”


Tanesi 2,5 YTL’den satılan beyaz T-shirtlerde leke bulan müşterisi,

“ Evladım bu leke çıkar mı?” diye sorunca,
“ Ablacım sen hiç mi televizyon izlemiyorsun, artık çıkmayan leke mi kaldı, Seda Sayan izle biraz ablam. Bu arada bu Seda Sayan'ın ratingler yalan galiba!” cevabını alabiliyor.

Veya

“ 15 YTL’ye çanta 15 YTL’ye çanta” diye bas bas bağıran pazarcıya kızan ve
“ Yeter oğlum kulağımı patlattın vallahi sus” şeklinde bir uyarı alınca,
Hayırdır abla, kendini Akmerkez’de mi zannettin?” sorusuyla karşı karşıya kalınca gülmekten kendini alamayan bayanlarla karşılaşabilirsiniz.

Nam-ı diğer “Bospa” pazarının kalbimdeki yeri ayrı, bana kattığı neşesi farklı. Neşeli, umursamaz gibi gözüken ama hiçbir şeyi gözden kaçırmayan, zorlukları tebessümle aşan, Türkiye’de belki de en yaratıcı cümleleri ve fikirleri, en hoş sohbetleri, en akılcı çözümleri bulan bu küçük dünyayı keşfedin!
Ben bu yazıyı yazalı 2 sene oldu ve eminim ki Türk zekâsına bir kere daha hayran kalınacak yepyeni espriler ve yaratıcı girişimlerde bulunulmuştur... En kısa zamanda koşar adımlarla gitmek istiyorumm!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder