reklam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
reklam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Aralık 2010 Pazar

İzlemeyen Kalmasın

Normal hayat sürecine tekrar girildi. Bir aydır okuyamadığım dergi, gazete, blog, kitaplara, izleyemediğim film, reklamlara daldım.

Asabımı bozan haberler çoğunlukta olmasına rağmen haftaya güzel bir açılış yapalım hevesiyle beni etkileyen üç yaratıcı çalışma huzurlarınızda.

1) SMIRNOFF PURIFIED (tıklayınıss)

Sinemalarda içki reklamı yerine Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Muhteşem Yüzyıl gibi dizi reklamları izlediğimiz bugünlerde, Smirnoff gibi izlemekten haz duyacağımız çalışmaları görmeye hasretiz, ne diimmm.


Eğlenceli, seksi, kışkırtıcı, yaratıcı ve tanıtıcı. LA SENZA'nın yeni kampanyasını inceleyin. Tüm büyüklükteki göğüslere uygun ürünü olduğunu anlatmanın daha iyi bir yolu olabilir miydi bilemiyorum..

3) TURKCELL VİTRİN



Yılbaşı için Turkcell bayiilerinin vitrinleri eski cep telefonları, prizler ve kablolar kullanılarak tasarlanmış. Vitrine bakınca nasıl cep telefonu yiyen bir memleket olduğumuzu anlayıp, korkuyoruz o ayrı...


Görünce insanı durduran ve fotoğraf çekme eylemine yönlendiren pek fazla vitrinle karşılaşmadığımız için bunu görünce sağımı ve solumu heyecan bastı. Tasarımı ' Akıllı İşler' yapmış...


7 Kasım 2010 Pazar

FRANCOISE NIELLY


Biraz önce S.K. aradı. 1995 yılında yazılı yapmış olduğum bir takım eleştirilerin elinde olduğunu söyledi, tedirgin oldum. Tomar içerisinden seçilmiş cümleleri seslendirdiğinde ise nutkum tutuldu, o an evde olan misafirlere bunu hissettirmemeye çalışarak, gülümsedim! Siz siz olun, yazdıklarınıza her daim dikkat edin!

Bu gerekli hatırlatmanın ardından, haftanın gündemine alakasız bir dalış yapıyoruz. Her bir post’ta yeniden hatırlatıyorum; renkleri seviyorum.

Çarpıcı renkleri, etkili tekniğiyle resimlerine hayran kaldığımız Francoise Nielly’nin bazı çalışmaları aşağıda. Citroen, Burton gibi markalarla renklerini paylaşan F.N, çalıştığı markaların değerlerine değer katıyor!

Reklamcılık kariyerini bırakıp ressam olarak hayatına devam etmeye karar veren Francoise’i bu kararından dolayı kutluyor, eserlerini hayranlıkla inceliyoruz... Haydi hep beraber!










http://www.francoise-nielly.com/

3 Kasım 2010 Çarşamba

Patatesle Para mı Basılır?

Gazetelerle gelen eklerin yeri, tartışmasız çöptür. Bu alışkanlığım, cumartesi günü çöpe gitmeye hazırlanan eklerden birinde gördüğüm reklamla sekteye uğradı.

Milliyet’in Franchise ( gazete Milliyet miydi? durumum acıklı...) ekindeki Otantik Kumpir’in ‘Patates’le Para mı Basılır?!’ ilanı tüm eki okumama sebep oldu. Başlık merak uyandırıcı, görsel ilginç, logo modern, metin net ve anlaşılır... Biraz patates baskı yaptığım anaokul günlerimi hatırladım, biraz da ortaokulda vazgeçilmez öğle yemeğim için girdiğim kumpir sırasına gittim, acıktım...

Ayrıca 12 ilde 23 farklı şubesi bulunan Otantik Kumpir’i inceleyince, geçen gün metroda karşılaştığım ve yaptığı bir çok işin yanında büfe açarak nasıl kar ettiğini anlatan girişimci arkadaşımın anlattıklarını hatırladım.

Kısaca yanlış işlerle mi uğraşıyoruz, gıdaya mı yönelsek hıııı?

30 Eylül 2010 Perşembe

İPEKYOL

Yazdan sonbahara geçişin hüznü, güçlü şehir kadınları ve yeni ümitler.

İpekyol'un bu seneki outdoorları fena halde dikkat çekici.

Çevreyle uyum sağlayan outdoor ilanlarda kendinden emin kadınların şehre hükmedişini izlemek çok zevkli!

12 Haziran 2010 Cumartesi

Beyefendiler, Kulüp Rakı Sizlere Emanet!


Rakı severlerin takipçisi, tarzlarının hastasıyız. Öğrenim hayatım boyunca 4 süper-hüper rakı emici tarafından eğitilmem ve rakıyı susuz içen bir annenin eseri olmam sebebiyle konuyla ilgili pek çok kaide, kural öğrenmiş, beynime kazımışımdır.

Rakı sofrasında hızlı hızlı yemek yememek,
Karnını doyurmaya çalışmamak,
Rakıyı kesinlikle servis yapan garsonun hâkimiyetinden almak ve kendi hâkimiyetine geçirmek,
Şişenin uzaklarda değil masanın üzerinde durduğuna emin olmak,
Günümüz restoranlarında çalınan pop veya klasik müziği ya değiştirtmek, seçenek yok ise müziği kökten kapattırmak,
Gereksiz konuşmalar yapmamak,
Rakı yerine bira, şarap, light kola gibi seçenekleri aklının ucundan bile geçirmemek,
Konuşurken de ses tonunu doğru ayarlamak, gibi başlıklar yeni başlayanlar için ancak küçük bir ön giriş niteliğindedir. Liste çoğaltılarak kitap haline getirilmeli, her evin kütüphanesinde yerini almalıdır.

Tüm alışkanlıkların değişmeye yüz tuttuğu bugünlerde Kulüp Rakı Kaideleri bir kere daha hatırlatıyor. Herkesin toparlanmasını, rakı-sofra denkleminde kişinin kendi ayağını denk almasını ve gereksiz şamatanın ortadan kaldırılmasını öngördüğünü tahmin ediyor, kendilerini destekliyoruz.

Gazetelerinizde basın ilanlarıyla karşılaşacağınız kaideleri not ediniz, nesiller boyu aktarınız.

Kaideler’in en önemlileri:

No:1 “Kadehleri sadece tek sefer dokundurmak bir rakı sofrası adabıdır. Mütemadiyen kadeh tokuşturmak yakışık almaz. Bu tek sefer olur, o da hoş geldik manası taşır.”

( defalarca en kötü günümüz böyle olsun tokuşturmalarını başka sofralara erteleyin.)

No:2 “Sofrada rakı kadehi hep aynı kalır, değişmez. Çünkü kadeh o gecenin ve dahi lezzet-i alemin tek şahididir. Dolar, boşalır, dolar.”

( benim bardağım kirlendi, değiştirin direktiflerine son verin)

No:3 “Ana yemek rakı sofrasına yakışmaz. Sofradaki mezelere de yemek gibi davranılmaz. Mezeler tadımlıktır, muhabbet doyumluktur.”


( başta da belirtildiği gibi hızlı yemenin peşini bırakın, amacı doğru algılayın.)


10 Haziran 2010 Perşembe

Sabiha'nın Son Durumu

Sabiha Gökçen Havaalanı'nı 4 duvar oda haliyle tanıdık, sevdik. Tüm havaalanlarında kemer, bot, saat, gözlük çıkarırken, orada kontrollerden görevliye başımızı hafif açıyla öne eğip, selam verip geçtik. Laptoplarımızı çantadan çıkarıp çalıştırmadık, 5 uçağına 5’e 10 kala gelip, girdik. Görevliler bizi, biz onları tanıdık, bildik.
Peki ya şimdi?

Yaklaşık 3 aydır Sabiha Gökçen Havaalanı’na gitmemiştim. Görünce, afalladım. Mimar Doğan Tekeli sayesinde bizim mahallenin “bakkalı” tadı gitmiş, “zincir market” havasında yeni bir yapı oluşmuş. Gloria Jeans’ı, D&R’ı, Piano adlı kafesinde leziz su börekleriyle her türlü aksiyona hazırlanmış. Etraf pırıl pırıl, her bir yanı fazlasıyla medeni bir hal almış. Kötü bir şey olacakmış gibi bekliyorsun, korkma olmuyor. Tüm bu iyi hal durumu sen uçup gidene kadar devam ediyor…

2 Enteresan Reklam uygulaması

Akbank’ın körük uygulamasına artık herkesin gözü aşinadır diye tahmin ediyorum. Körüğün dış kısmı senelerdir Akbank’a ait. İlk kez uçağa giderken yere serilmiş halıda Şekerbank’ın reklamını fark ettim. Körüklerin içi artık Şekerbank’ı, dışı Akbank’ı yakıyor.
Valizlerin beklendiği alanda IKEA’nın uygulamaları da oldukça dikkat çekici. İnsan beklerken, eve gideyim de biri benim için bu düzeni yaratsın diye dua ediyor!

Efsane Pegasus
Pegasus Havayolları’dan bir efsane uygulama daha. Yiyecek, içecek herhangi bir şey vermemesi, gönderilen CV’leri para karşılığı alması, uçaktan inerken “lütfen koltuklarınızdan kalkarken emniyet kemerlerinizi çapraz bırakın” anonsları gibi alıştığımız uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Pegasus; Online check-in için de para alarak bir ilke daha imza attı, kutluyoruz.

4 Haziran 2010 Cuma

KIRMIZIYA KOŞ


Akbank son 3 haftadır bizi ekrana kilitledi. Her kırmızı diye bağrıldığında Vodafone'u hatırlayıp eğilme efekti yaparken, bir anda "kırmızı" diye bağrıldığında hızla merdivenlerden çıkan kızı hatırlamaya başladık.

Genç, yaşlı herkesin arka arkaya seyretmek istediği, TV'de yakalamaya çalıştığı bu reklam filmi yapım tarzı sebebiyle pek çok kişinin kafasını karıştırmayı başardı.

Gerçek çekim mi, yoksa animasyon mu olduğu tartışılan bu film esasında birçoklarının arasının bozulmasına sebebiyet verdi. Daha fazla tartışma yaşanmasın diye filmin yönetmeni Fatih Kızılgök ve yapım firması Kalafilm yetkililerinden öğrendiğimiz bilgilere göre, gerçekleri açıklıyoruz.

HD çekim yapıldıktan sonra Bob Sabiston tarafından kendi bulmuş olduğu bir teknik ile kare kare çalışılan filmin yayınının artmasını, daha da fazla ekranlarda görülmesini istiyoruz!

20 Nisan 2010 Salı