28 Mart 2010 Pazar

Serseri Mayınlar


Pazar günü neşeyle uyanıp, saat 16.00’dan sonra hafif iç kasılmaları yaşayıp akşama doğru tüm vücudunu sıkıntı kaplıyorsa, aynı noktadayız. Bugün de klasik ruh halim aynı sırayla varlık gösterecek zannederken Ferzan Özpetek’in yeni filmi “Serseri Mayınlar” a gitmek alışık olduğum düzenimi alt üst etti. Oyuncuları, mekânları, dekoru, senaryosu, müzikleri… Hangisini 1 numaraya yerleştireceğimi bilemiyorum, bir film nasıl başarılı olur, işte böyle! Aile içindeki büyük sıkıntıların, büyük bir komediyle, çok bizden, tanıdık bir dille, samimi, içten, sade tavırla… Kahkahalarla gülerken, düşünüyorsun… Hayat esasında hep “gri”. Olayları siyah-beyaz olarak ayırmak büyük hata…
Düğün mü üzücü olan yoksa cenaze mi?
Acı mı yaşıyorsun mutluluk mu?
Kadından mı hoşlanıyor, yoksa erkekten mi? Yoksa ikisi de değil mi?
Geçmiş geçmişte gerçekten kaldı mı?

Ve filmin en güzel repliği:

“Normal mi? Ne kadar kötü bir kelime!!!”