15 Haziran 2011 Çarşamba

Delice Şeyler



Yaz gelmek bilmedi, yağmur gitmek...

‘ Ben seviyorum ya yağmurlu havayı, kapalı havada kendimi daha iyi hissediyorum’ diye söylenenlerin sayısı bakıyorum gittikçe artıyor. Onların bu yersiz sevgileri yüzünden haziranın ortasında taksimde beyaz gömlek, keten pantalon ve sandaletle denize düşmüşe döndüm... The Marmara’nın paralelindeki apartmanların birinin girişine sığınıp bekledikten sonra baktım ki bu duracak gibi bir yağış değil kendimi attım sokağın ortasına, koşmaya başladım. O an imdadıma bir simitçi yetişti. Evet simitçi! Yağmur yağacağını duyan simitçi depolamış şemsiyeleri alt dolaba, çıkardı en şeffafından pembe, mavi, yeşilleri ama ben sinirli olduğum için siyah renkliyi seçtim.

Toplantı noktasına gittiğimde dilenci gibiydim. Paçalarım yarıya kadar ıslak, parmaklarımda çamur parçaları, saçım başım birbirine girmiş ama zamanında toplantıya varmış olmanın haklı gururunu yaşıyordum... Ancak toplantının diğer üyeleri de yağmura maruz kaldıkları için başladım onları beklerken dergi karıştırmaya...

O sırada birçoklarının önceden duyduğu ama benim daha yeni tanıştığım Derya Delice’yle karşılaştım sayflar arasında. Şapka delisi biri olarak, yaptığı tasarımların özgünlüğü karşısında reverans yaptım. Hayran kaldım, tebrik ettim.

Kafamda onun şapkalarından biriyle bu yağmurda koşsaydım, kesin çok daha estetik bir görüntüm olurdu diye düşündüm...







www.deryadelice.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder