12 Temmuz 2011 Salı

Mermerin Son Vuruşu



Yaz olunca yavaşlıyor, sakinleşiyoruz. En nihayetinde İzmirliyiz☺ İstediğin kadar zorla bünye bir noktadan sonra sisteme karşı gelip fiestaya yöneliyor...

Bir hafta boyunca dolaşıp, gezdik, görüp içtik, içip yedik. Urla’ya senelerden beri geçerken uğrardım sadece, en jenerik olan mekanlarında gezer, İskele’de balık yerdim en fazla.

Ancak bu sefer coştum, köşe bucak, sokak aralarını adımladım. Kendine has yapısı, eski Rum evlerinin sadeliği, güzelliği arasından Arasta’ya geçişi ve Arasta’daki her dükkanında kendine has enteresan yapısı karşısında etkilendim.

Arasta; Urla Merkezi’nin çarşısı... Tüm eski dokular korunmuş, biraz İzmir Kızlarağası Han’ını hatırlatıyor... Katmercilerin önünden geçip, ara sokaklarda dolanırken farkında olmadan Ana Meydan’a çıkıveriyorsun... Farketmeden çıkman çok iyi! Çünkü farkettiğin anda burayı görmeseydim de bu daracık sokaklar ve doğa benim ruhumu temizleseydi diyorsun...


Ana Meydan’a her yerde posterlerini görebileceğiniz ‘URLA RAHATLIYOR; MEYDAN AÇILIYOR’ havasında bir yapı dikmişler. Baştan aşağı mermer bir yapı hayal edin. Taban, tavan ve yan duvarların mermer olması, Urla havasının çok sıcak olmasıyla harmanlanınca ortaya üzerinde yürürken beyin kanaması geçireceğinizi hissettiğiniz bir yapı çıkıyor... Hangi mimar, hangi öngörüyle üzerinde bir tane bile ağaç olmayan, su birikintisinin yanından geçmeyen, ve ferahlık vermeyen bir meydan, yaşam alanı planlar bilemiyorum.... Belediye binaları, sağlık ocakları, hastane adasıyla hep zarif yapıların merkezi olan Urla’nın ortasına konulan bu mermer yuvası dudak uçuklatıcı, uyku kaçırıcı cinsten... Çölde yaşasam nasıl olurdu diye düşünüyorsanız, alanı baştan sonra bir kere yürümenizi tavsiye ederim.!
.





1 yorum: