21 Kasım 2010 Pazar

Gece Gündüz İstanbul

9 gün sonra surata tokatmış gibi atılan bir pazartesiyle karşı karşıyasınız. Ben değilim. Çünkü şahsen, bizzat ve kendim bayramda çalıştım. Pazartesi de tatilim...

Acı yok Rocky, sizin için evde yatmayacağım sokaklarda dolaşacağım. Merak etmeyin. Yalnız, geçtiğimiz bir hafta boyunca facebook, twitter’a girmedim, gazete okumadım, maillerimi sık aralıklarla kontrol etmedim. Hayat böyle olunca baya sakinmiş. Herşeyden habersiz olmak bir kıl iyiymiş, bu anlamda tatil hissi yaşadım, mesudum.

Hakkında henüz bilgi paylaşamadığım filmimizin çekimlerinden sebep gece, gündüz ve gün kavramlarımı accık yitirdim... Her gün uyandığımda bugün ‘Cumartesi mi’ diye soruyorum, balatalar yanmaya, hatlar karışmaya başladı.

Çorba kıvamında geçen günlerin ardından 2 küçük aktarımım var.

Birincisi.

Tam olarak hangi günün gecesi olduğunu hatırlayamıyorum ama bir akşam Wan-na’ya gittim. Geçen seneyle kıyaslandığında fazlasıyla sakin olmasına rağmen, tavsiye edilir.


Dolunaya iki gün kala terasta oturmak bu yılın en iç açıcı hareketleri listesinde ilk 5’teydi. Havanın güzel olduğu bir akşam toparlanın da gidin efemm...


İkincisi.

Bu sabah Mısır Çarşısı’na yakın bir handa çekim vardı. Mekana doğru yürürken 2 adet efsane beni kitledi.

Sabah, Akşam ve Posta gazetelerinin marka yöneticilerinin görünce pek de hoşlarına gitmeyeceklerini düşündüğüm boxerlar...

‘Ablacım komşularla dedikodulara son, kimseyi artık evine çağırmana gerek yok. Spy Ear’la yan komşu, alt kat, üst kat konuşmalarının sesi senin dairende’ diyerek ilgimi çeken tezgahtar ve ürünleri... Ne istersen var! Casus saat, casus kulak, casus kalem...


İstanbul'un her köşesinden bildirimlerim devam edecektir, röntgencilik işimiz...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder