25 Mayıs 2011 Çarşamba

Cannes-Fenerbahçe


Pazar akşamı Fenerbahçe Şampiyonluğu’nun egemen olduğu ev sohbetlerinde arka taraftaki küçük televizyona mahkûm bırakılmış sesi fazla çıkmayan ev sakinleri ise Cannes’da Nuri Bilge Ceylan’ın attığı zafer adımlarına tanıklık ediyordu. Pazartesi, Salı ve bugünkü gazetelerde de Fenerbahçe dünyada olabilecek en önemli başarıyı elde etmiş gibi lanse edilirken, uluslar arası alanda elde ettiğimiz başarılar öngörüldüğünde Eurovision’da 3. oluşumuz bile Cannes’daki gururmuzdan daha fazla önemsenmişti.


Nuri Bilge Ceylan, iki Grand Prix ve bir En İyi Yönetmen Ödülü alarak Cannes’da bunu başaran iki yönetmenden biri oldu. Diğeri ise sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmış Andrey Tarkovski. Nuri Bilge ödülünü Emir Kustirica’dan alırken, çevresi Robert De Niro, Uma Thurman, Jane Fonda, Eric Luc Dardenne Kardeşler gibi isimlerle sarılıydı. Önceki başarılarının birer tesadüf değil, gelecek daha güzel haberlerin aperatifleri olduğu bir kere daha kanıtlandı.


Filmleri şu ana kadar vizyonda maksimum 100.000 seyirciye ulaşan Nuri Bilge’nin bu sefer vizyonda da daha geniş izleyici sayısına ulaşmasını diliyoruz. Filmlerini birlikte çektiği ufak ekipleri, limitli bütçesiyle sinemaya gönül vermek isteyen ama korkan herkese teşvik primi niteliğinde ışık tutan Nuri Bilge’ye bir kere de biz teşekkür ediyoruz.





Milyon dolarlar harcayarak yatırım yapılan ve büyük paralar sayesinde şampiyon olan Fenerbahçe’nin( bu sene de olamasa artık şüphe uyandıracaktı), çok büyük bir başarıymış gibi günlerdir gözümüze sokulması, Aziz Yıldırım’ın statta tek başına çekilen fotoğraflarına ‘Kalbim çok Yoruldu’ başlıkları ekleyerek başarı arkasındaki yalnızlığın tüm camiayla paylaşılması kabak tadı verip elli sekiz ayrı spor programında bu konu tartışılırken, dünyanın en prestijli festivallerinden birinde kalabalıklardan ayrışan bir adam yalnız ülkesindeki yalnızlara eşlik ediyordu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder